Links to the old web pages of KKE
Kurt kuzuya dönüşmeyecek
Geçtiğimiz Pazar günü,Yunanistan Komünist Partisi’nin yerel seçimlerde 13 yerellik ve 300 belediye konseyi için desteklediği listelerin güçlenmesi olumlu ve ümit verici bir sinyal verdi.Sembolü “kırmızı karanfil” olan ve tüm yurtta Yunanistan Komünist Partisi’nin desteklediği(yerel seçimlerde siyasi partilerin direkt olarak katılması izinli değil) “halkların Yükselişi” ülke genelinde %8.8 oy aldı.Bir diğer deyişle Yunanistan Komünist Partisi’nin 2012 Haziran’ında yapılan parlamenter seçimlerde elde ettiği oyun iki katıydı.
Bu arada ND’nin hükümet güçleri de PASOK’unkiler gibi kendi adaylarını bağımsız etiketiyle gizledi.SYRIZA’nın ise aldığı oy oranı 2012’dekinden daha düşüktü.
Yunanistan Komünist Partisi yerel seçimlerde elde ettiği oy oranlarına rağmen çağrısına not etti: “Dinlenmek yok.Memnuniyet yok.”Önümüzde zorlu AB parlamenter seçimleri var.Komünistler bu seçimlerde koalisyon hükümeti ve meclis muhalefeti(SYRIZA) tarafından işçi sınfının farkındalığını engellemeyi ve sistemde popüler bir zemin elde etmek için uygulanacak şantaj ve dayatılacak ikilemleri engellemelidir.
İnsanların ND-PASOK koalisyon hükümeti tarafından vadedilen istikrara,halk düşmanı politik hattaki istikrara ihtiyacı yok.Düzen içi partiler halka onlar haricindeki partilere oy vermeleri durumunda devletin belirsiz tehlikelerle karşı karşıya kalacağını söyleyerek politikalarını korku ve şantaj üzerine kuruyorlar.Gelecek dönemde insanları zaten şu anda da onları iflasa zorlayan yolda tutmaya zorluyorlar.Pazardan borç alarak rahatlamayı vadederken aslında yalan söylüyorlar.Kazanan yine kapitalist büyüme ve rekabet uğruna kırılıp geçirilen insanlar değil büyük sermayedarlar olacak.
SYRIZA tarafından önerilen düzen içi dönüşüm ise,AB tarafından belirlenen taslak ve halk düşmanı kapitalist gelişim yolunda ilerleyecekken tabi ki bir çözüm değil.Halihazırda tüm AB’de uygulanan halk karşıtı önlemler üzerine yenileri eklenecek!SYRIZA’nın sakladığı gerçek tam olarak bu.Bu yol AB’nin değişebileceği,halkın sermayenin ve AB’nin prangalarına direnmeden kazanabileceği gibi yalanlar üzerine kurulu.
SYRIZA’nın ND ile görünürdeki karşıtlığı onun kapitalist siyasi hattına hiçbir zıtlık içermemekte.Tek yönlü AB yoluna boyun eğmek,AB emirlerini ve sermayenin kar savaşlarını kabul anlamına geliyor.Piyasacı saldırıların son birkaç yılda keskinleşmesinin sebebi olan 400 uygulama yasasının kaldırılmasını bile gelecekteki bilinmez bir noktaya erteliyorlar.
SYRIZA’nın emperyalist örgütlerle anlaşmaları oldu.Bu nedenle genel başkanları son zamanlarda ANTENNE televizyonunda katıldığı bir programdaki röportajında Yunanistan’ın açıkça “Batı taslağına,AB ve NATO’ya ait”bir ülke olduğunu ve bunun tartışmaya kapalı olduğunu belirtti.Hatta genel seçimlerden sonra toplumsal görüş birliği arayışında olacağını,bugünün koalisyon hükümetinin partilerinden güçlerle kendilerini liderliklerinden ayırırlarsa birleşebileceklerini duyurdu.Sonunda SYRIZA’nın son küçük sol yaprağı da yere düştü.Hükümeti devirmek hakkında söyledikleri ise halk avcılığından başka bir şey değil.
Tüm bunlar “Olive Tree” ve “The River” gibi yeni ama aynı eski laflardan doğmuş,sosyal demokrasiyi tekrar gün yüzüne çıkaran partiler için de geçerliliğini korumakta.Aynı zamanda onlar da halk düşmanı koalisyon hükümetine katılmaya hazır olduklarını ilan etti.
İşçiler ise Nazi Altın Şafağı’nı yok etmeye çağrılıyor.Bugün insanların önünde Nazi hareketinin sermaye tarafından nasıl uşak olarak kullanıldığını görmeleri için daha fazla fırsat var.Sistem halkın zararına onları destekleyip ihya ediyor.Ukrayna’da NATO,ABD ve AB Altın Şafak’ın siyasi eşiti olan Nazileri halkı katletmeleri için iş başına geçirdi.
İnsanların ihtiyacı olan güçlü bir Yunanistan Komünist Partisi.Halk daha fazla bekleyemez.Aynı zamanda kurtlar da kuzulara dönüşemez ve AB de halk yanlısı bir pozisyon alamaz.Kapitalist yolda yüründükçe de halkın hak ve kazanımlarında hiçbir somut gelişim beklenemez.Çürümüş burjuva sistemi tarafından yeni hiçbir şey yaratılamaz. varken yazmak gerçekten çok zor. Ülke gündemi izin verirse haftaya bu konuda yazmaya devam edeceğim.