Links to the old web pages of KKE
KKE: sosyal-demokrasinin ‘gözüne batan çivi’
KKE’ nin çizdiği yol sosyal-demokrasinin ‘eski’, ‘yeni’ ve ‘sol’ kanat güçlerini açıkça rahatsız ediyor.
Bu, KKE’ nin yeni sosyal-demokrat SİRİZA ile ciddi siyasi mücadele verdiği bir zamanda ‘Özgürlük Dünyası’ adlı dergide yayınlanan makalede bir kez daha kanıtlanıyor. İngilizceye çevrilen bu makale, ‘Modern Sosyal Reformizm ve KKE’ başlığı ile internetten de erişilebiliyor.
Bu makale KKE’ ye yönelik bir dizi iftira içeriyor. Bunlar: Gerçeği çarpıtılarak sunulan partimizin müttefikleri ile yürüttüğü siyasetine, yeni sosyal-demokrasiye karşı duruşuna (Siriza partisi), Yunanistan’ daki devrimin sosyalist karakterine karşı ilkeli duruşuna ve açıkçası, onlarca yıldır uluslararası komünist hareketi meşgul eden ‘sosyalizm aşamaları’ fikrinden partimizin uzaklaşmasına ve asılsız nedenlere dayandırılan ‘sekterlik’ ve ‘parti fetişizmine’ ilişkindir.
Müttefiklerle yürüttüğümüz siyaset
Makalede, partimizin müttefikleri ile yürüttüğü siyasete dair, KKE’ nin, PAME ve başka halk örgütleri ile özdeşleştirildiği görülüyor. Son derece asılsız olan bu suçlamayla daha önce de karşılaştık. Bu suçlama sosyal oluşumların ve ittifaklarının giderek artan dinamiğini azaltmayı hedefleyen (eski ve yeni) sosyal-demokrat ve zayıf, sözde sol eksenli güçler tarafından kullanılıyor.
Basit ama güvenilir kaynaklara dayandırılan bir araştırma, makalenin yazarlarına, PAME’ de buluşan sendikalarda kayıtlı olan işçilerin sayısının KKE’ nin seçimlerde aldığı oy sayısından üstün olduğunu gösterirdi. PAME' nin örgütlediği halk hareketlerine, yönetim kurullarında komünistlerin çoğunlukta olmadığı yüzlerce sendika katılıyor. Örneğin, tarımcıların örgütlediği halk hareketlerine, PASİ’ nin önderliğinde yoksul tarımcılar tarafından yollarda zaman zaman kurulan barikatlara baktığınızda, halk düşmanı politikalara ve AB’ ye karşı mücadele eden tarımcıların, çoğunlukla, komünist veya KKE seçmeni olmadığını göreceksiniz.
SİRİZA-ANEL hükümetinin ve AB’ nin halk düşmanı politikalarına karşı PAME’ nin 2015’ te tüm Yunanistan çapında örgütlediği 22 Ekim mitinglerine ve ardından 12 Kasım grev çağrısına 600’ den fazla sendika ve halk hareketi örgütünün katıldığını size bildirmek isteriz.
Makalede, KKE’ nin ‘kendisiyle örgütsel birlik’ kurduğuna ilişkin suçlama, iftiradan ibarettir.
KKE, tekellere ve kapitalizme karşı mücadele eden bu sosyal oluşumlara desteğini açıkça veriyor. Bu mücadele uğruna, işçi sınıfının kent-içi ve taşranın yoksul orta kesimleri ile kurduğu ittifakı desteklediğini gizlemiyor. Böyle bir sosyal ittifakın halk düşmanı önlemlerle çatışabileceğine, kapitalist kriz ve sermayenin karlılığını artıran önlemler yüzünden iyice daralmış olan işçi gelirlerindeki kayıpları geri kazanmaya yönelik çalışacağına inanıyoruz. Aynı zamanda böyle bir ittifak, toplumsal bir devrimin yolunu açabilir, kapitalist sistem ve NATO ile AB gibi emperyalist birliklerden kopuşu sağlayabilir.
Elbette biliyoruz ki, yürüttüğümüz bu ittifak politikası, sosyal değil de siyasal güçlerin birleşmesi ile ortaya çıkan ‘solda ittifak’, ‘neo-liberal karşıtı’ vb ittifaklarla hiçbir ilgisi yok ve sosyal-demokrasinin ‘canını sıkıyor’. Ülkemizde sosyal-demokrat bir programa sahip ve siyasi olarak SİRİZA’ nın kuyruğu olmuş olan NAR ve ANTARSİA gibi zayıf, sözde sol siyasi güçlerin de ‘canını sıkıyor’. Lakin, bu ‘can sıkıntısı’ Yunan sınırları aşıp Türkiye’ de İngilizceye de çevrilen bir makalenin konusu olunca gerçekle iftira arasındaki çizgiyi anlayabilmek için bu konuda kaynak ve veriye sahip olmayan Türk işçisine ve uluslararası platforma yanıltıcı bilgiler vermiş oluyor.
Sosyal-demokrasiye karşı duruşumuz
Söz konusu makalede, ‘elbette KKE’nin, sosyal reformist SİRİZA’nın liderliğindeki bir hükümetin koalisyon ortağı olması yanlış’ olacağı vurgulanırken diğer yandan, ‘KKE’nin işçi ve emekçi halkın acil ve yakıcı taleplerini içeren bir platformla çıkması ve SİRİZA ve başka ilerici güçlerle bu platform üzerinden geniş bir ittifak kurması ve emekçi halkın bu taleplerine sadık kalmayı SİRİZA ile ittifakının kriteri haline getirmesi’ önerisi bulunuyor.
Bir başka deyişle, KKE’ nin kapitalist barbarlığı devirmek için çalışan bir partiden, ‘sözde-solcu’ SİRİZA’ ile ulusalcı ANEL’ in hükümetinin içinde yer almadan destekleyen bir partiye dönüşmesi teklif ediliyor. Bu öneride; Yunanistan’ da üretim araçları, yani ekonominin ‘anahtarları’ kapitalistlerin elinde kalmaya devam edecek; ülkemiz, emperyalist bir örgüt olan ve AB içinde de emperyalist savaşları sokan NATO’nun içinde sıkışmış kalacak; üye-ülkelerinin sermaye karlılığını artıran, işçi ve genel olarak halkın haklarını daraltan önlemleri nasıl uygulayacağını, neyi, ne kadar ve nasıl üreteceğine karar veren AB’ nin içinde kalacak.
Fakat, burjuvanın sosyal-demokrat hükümetlerini, yani siyaset ve ekonomide kapitalist çizgide kalan hükümetleri ‘destekleyen’ bu politikanın hiçbir zaman ve hiçbir yerde işçiler için olumlu sonuç vermemiştir. Üstelik tam tersi! İşçi ve halk kitlelerinein büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır, siyasetten uzaklaşmaya, radikal- sağ ve faşist eğilimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. KKE’ nin bu önerilen çizgiyi takip etmediğinden değil, en başta burjuva partilerinin ve özellikle sosyal-demokratların politikaları yüzündendir ki, ülkemizde bu güçlerin etkisi giderek artıyor. En başta PASOK, kapitalist krizin eşiğindeyken, büyük bir velvele ile kapitalizmin daha iyi, daha ‘insancıl’ bir yönetiminin olabileceğini vaat ederek halkın umutlarını boşa düşürdü. Benzer bir durum SİRİZA’ nın yeni sosyal-demokrat hükümeti ile yaşandı. Seçim öncesinde ‘karlara değil, insana değer vereceklerini’ ilan ederken ütopik bir vaatte bulundu ve sonuç olarak, eski ve yeni halk karşıtı önlemleri uygulamaya koyduğunda ‘insanı’ bir kez daha sermayenin karlılığı için ‘yakıt’ olarak harcadı.
Bu verili koşullarda makalede önerildiği gibi KKE’ nin ‘pedagojik’ rolü, sosyal-demokratların beslediği aldatmacayı desteklemeye dayanmıyor. KKE bu rolü, ‘sözde-sol’ hükümetin dayattığı halk düşmanı önlemleri engellemek ve bu aldatmacayı açığa çıkartmak çabası ile yerine getirmeye çalışıyor.
Bu mücadelede halk, tekellere, kapitalizme ve halk düşmanı önlemlere karşı duruşu net olan büyük bir sosyal halk ittifakı içinde eğitilecektir. Böylece, olumsuz güçler dengesi değişiyor; saltanat, kaderciliğe ve barbar kapitalizmin eski ve yeni yöneticilerine boyun eğmeyen işçi sınıfının ve diğer tabakalarının örgütlenmesi, mücadeleci ruhu güçleniyor olacak.
Makalede bize atfedilen parti ... ’fetişizmi’ne saplandığımız için değil, bu perspektifte ilerleyebilmesi için KKE’ nin her alanda daha güçlü olması gerekiyor.
Aşamalara dair
Şunu belirmeliyiz ki, söz konusu makalenin önerdiği strateji ‘yeni’ değil. Dünyada birçok Komünist ve İşçi partisi sosyal-demokrasi ile bazen daha sıkı bazen daha gevşek ittifaklar kurdu ve kurmaya da devam ediyor. Geçmişte, ve özellikle SBKP’ nin 20. kongresinden sonra komünist harekette bu politika yaygınlaştı ve ideolojik olarak sosyalizme giden ‘barışçıl’, ‘parlamenter yol’ vb kavramlarla meşruluk kazandı. Bu mantık sıklıkla, bir yandan sosyal-demokrasiyi ‘sağ’ (kötü) ve ‘sol’ (iyi), diğer yandan da burjuva sınıfını ‘işbirlikçi-itaatkar’ ve ‘vatansever-ulusal’ olarak bölüyor. Kapitalizmin birleşik devrime giden süreçte ‘birinci aşaması’ olarak yönetilmesi ve ‘iyi’ sosyal-demokrasi ile ‘iyi’ burjuva sınıfının ittifakı aranıyor.
Absürt olan, makalede bir yandan SBKP’ nin 20. Kongresi eleştirilirken, aynı zamanda SBKP’ de o zaman baskın çıkan, uluslararası harekete yayılarak devrim hareketini sekteye uğratan bu mantığın savunuluyor olması.
KKE, ulusal ve uluslararası zeminde tarihin sunduğu tecrübeyi derinlemesine araştırdı. Bilindiği gibi, KKE kurulduğu ilk günden itibaren işçi sınıfı ve yoksul çiftçi ile tarihe geçen kan bağları ile yoğrulmuştur. Yabancı işgale karşı silahlı mücadele vererek iki defa burjuva iktidarı ile çatışmıştır. Partimiz neredeyse 100 yıllık kendi tecrübesini ve uluslararası komünist hareketi araştırarak, aşamacı yaklaşımın dünyanın hiçbir yerinde sadece devrime yol açmadığı gibi (bu bilinen bir gerçektir), devrim stratejisine frenleme etkisi yaratmıştır. 1996’ dan itibaren Partimiz aşamacılık mantığından uzaklaşmıştır. Bu tarihten de önce ise, burjuva sisteminin kalesi, sosyal-demokrasiye karşı net ve sabit ideolojik-politik bir cephe tutmuştur.
Partimiz, kendi stratejisini çizmiştir. Bu, güncel güçler dengesinin tanımladığı bir strateji değildir, sömürü ve emperyalist savaşların olmadığı, daha üstün bir toplumun inşası için maddi önkoşullarının tanımladığı bir stratejidir. Parti, sömürüyü ortadan kaldırmak için işçi sınıfının üstlendiği tarihsel misyonunun farkına varması için çalışıyor. Her sınıfsal sömürü ve baskıda olduğu gibi, kapitalizm zemininde benimsenen aşama teorisi ve ara iktidar şekilleri bu mücadeleyi etkisiz hale getirmektedir.
KKE, halka, başka siyasi güçlerin iddialarına göre karşısında özgüvensizlik ve kötü pazarlıklar sonucunda ortaya çıkmış sadece ‘kötü’ bir iktidar ya da, egemen ve sömürgeci sınıflarının politikalarının olmadığını, sermaye yararlarını gözeten birleşik bir stratejinin olduğunu anlatıyor.
KKE, halka kapitalizmin doğasını ve nedenlerini açığa çıkartıyor; burjuva siyasi partilerinin (sağ ve sosyal-demokrat) sunduğu çözümlerin sermaye yönetiminin yararına çalıştığını kanıtlıyor.
KKE, halka, zenginlerin değil, kendi çıkarlarına hizmet eden tek çözümü gösteriyor: Sadece kendi ihtiyaçlarına yanıt veren diğer kalkınma alternatifini, halkın iktidarını. Partinin aldığı pozisyon ve sunduğu çözüm; halk karşıtı politikaları güden burjuvanın planlarını zorlaştırarak, halkın bilincinde yer ediyor; burjuva siyasetinden özgürleştirecek çalışmaları ateşliyor; halk düşmanı politikalara karşı halkı bir araya getiren bir kutup oluşturuyor.
KKE, halkın halk egemenliğinde kurulacak iktidar ve ekonominin ihtiyacını algılayabilmesi için mücadele ediyor. İşçi-halk ailelerinin modern ihtiyaçlarına uygun şekil ve çerçevelerle halkın mücadelesine öncülük ediyor. Halkı krize, kapitalist zararlara ve bütçe açıklarına suç ortağı ilan eden ve bedel ödeten burjuvanın iddialarını çürütüyor.
KKE’ nin halk ittifakının temelini güçlendiren faaliyetleri ve siyasi çizgisi, mücadeleyi örgütleme ve yükseltme çabası ile tanımlanıyor. Bu güçlü halk ittifakı, işyerlerinde, mahallelerde ve eğitim alanlarında işçi sınıfını, diğer yoksul halk tabakaları, orta ölçekli tarımcılar, serbest çalışanlar, kadınlar ve gençlerle buluşturuyor. Mücadelenin kazanılması, tekeller iktidarının alaşağı edilmesi, sosyalizm-komünizmin inşa edilmesi için bu ittifak şarttır.
KKE Merkez Komitesi’ nin Uluslararası İlişkiler Bürosu
21.12.2015